Let’s keep this simple and sweet..
Gülüve bi gülüm, güzelleşsin diye dünya..
Seninle buluşmak bir oyun gibi dedi Defne.
Ders gibi değil.
Yüzümde kocaman şımarık bir gülümseme belirdi.
Sanırım otuz altı yaşıma kadar aldığım en güzel iltifatı almıştım sekiz buçuk yaşındaki öğrencimden.
Buçuk önemlidir.
An an gün gün hissedersin yaşamı bu yaşlarda ve büyümek,yolculuğun sürecin ilerliyor olması büyük bir değerdir..
Altı sene önce yanlışlıkla çaya elim çarpıp, çayı çay tabağına döktüğümde, Türkçe özel ders vermekte olduğum canım öğrencim Efe Dennis de telaşımı, korkumu, suçluluk duygumu görüp aksanlı Türkçesi ile “canın sağolsun Ada Öğretmenim “ deyivermişti ve çok etkilenmiştim. İyi ama anadili Türkçe olan bir öğretmen olarak ben bile neredeyse hiç söylememiştim bunu, ne kendime ne başkalarına. Oldukça iyi geliyormuş duymak.
Canım sağolsun.
Canın sağolsun.
Yeter ki canımız sağolsun 🧡
Büyürken ve bu yolda yürürken ne kadar da iyi geldiniz bana çocuklar..
Kalbim sıcacık oldu, varlığımın değerini bildim, öğrendim, sevdim. Dil dağarcığım genişledi, dünyaya karşı daha şefkat dolu, daha affedici, neşeli ve oyuncu bir bireydim artık.
Demlene demlene. Tazelene tazelene. Zamanla büyüdüm ellerinizde. Pamuk şekeri gülüşlerinizle.Şiiriydi çocuklar benim ömrümün, yatan gül harmanladıydı gönlümün, ürkütmeden öğrettiler bildikleri her şeyi, yormadan, kırmadan, beklemeden.. Oyun gibi yani. Babannem nasıl sevdiyse beni öyle sevdim onları. Anneleri gibi değil, öğretmenleri gibi de değil, babaanneleri gibi.
Teşekkür ederim her birinize.
İçtenlikle.
Hey Ada ! U are a sky full of stars !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder