Bay Gustav bu kadar
yalnızlık çok fazla. Grand Budapeşte Oteli'ni yakacağım. Bay Gustav üniformalı
haramilere kafa tutuşuna bayılıyorum. Bay Gustav çok eğlenceli bir yalnızlığın
var, seni kıskanıyorum. Bay Gustav, keşke Umman'a gelebilseydin trenle. Yarışırdık
seninle kimin daha fazla gülebileceği üzerine ve kazanan yaralarından öperdi
diğerini. Çok iyileşirdik belki. Çok da eğlenirdik üstelik. Muscat Tren
Gar'ından alırdım seni, Zubrowka Cumhuriyeti'nden gelmiş olacağın için, koluna
ardılmış kalın bir palto olacak muhtemelen. Alp dağları hep soğukmuş gibi gelir
de bana.Belki o gün bir de şapka takmak istersin, zira fötr şapkalara bayılırım, hem seni güneşten de koruyacaktır. Bıyıklarını da
kes lütfen.Hiç hazzetmem.Buralar sıcak, güneş dik açıya yakın düşüyor, gerçi
mesele açı değil, yağmur dimdik açı ile düşüyor fakat buraya düşmüyor. Ama
belki sen geldiğin gün yağabilir, sen bir de siyah şemsiye getir dostum. Bu
ülke de, tarihinde ilk kez sokakta şemsiye taşıyan bir beyaz adam görür. Bütün
kayıtsızlığına yaydığın tatlı telaşınla ve kocaman kahkahalarınla gel Bay
Gustav. Bizi çok seveceksin.İlk önce güzel bir kahvaltıya gideceğiz seninle.
Tabakları bembeyaz, bardakları cam ve gümüş kaşık bıçakları olan bir restoran.
İskender'in Çin Lokantası'nın salaşlığına inat, şık bir yer olacak. Lakin bu
etrafında çizgi film kahramanlarının dolaşmasına engel değil.Çilekli marmelat,
bir dilim üzümlü kek, biraz kuruyemiş yiyeceğiz ve sütlü kahve içeceğiz. Sahi
en yakın arkadaşım entel olmak için kahveyi sütsüz içmenin gerekliliğine dem
vurur bazen ama yine de biz sütle içeceğiz. Çünkü yeterince entel değiliz.
Diğer bir arkadaşım sütün zararını sıralar, kanserin tetikleyicisi olduğunu
söyler, biz yine de sütle içeceğiz kahvemizi. Bilmeni isterim ki dünya üzerinde
karşılaşabileceğin en lezzetsiz, en yavan süt Muscat'ta. Tadı berbat. Olsun biz
yine de sütlü kahve içelim. Sütlü filtre kahve yahut latte. Hint Okyanusu'nu
izleriz sonra, ve geçtiğimiz, öldürdüğümüz yollara saygı duruşu mahiyetinde
susarız bir süre. Geçmek ve varmak ne güzel. Geçip gitmek.. Sonra Bay Gustav,
seni Suriyeli öğrencim Kareem ile tanıştıracağım, sınıfın en zeki çocuklarından
biridir kendisi, hayat dolu görünür, hiperaktivitesi vardır, lakin ölüm
şiirleri yazar. Yaşına beş beden büyük gelecek ölüm şiirleri, zaten öyle cılız
bir çocuk ki on beden bile büyük gelebilir yazdığı şiirler kendine. Savaştan
kaçmanın, yurtsuz olmanın etkisi hiçbir zaman değişmiyor bir çocuk zihninde.
Şiirlerini okuyuncaya kadar onu gerçekten tanıma fırsatın olmayacak çünkü
seninle alelade bir düz zemin üzerinde "trash pack" oynamak
isteyecek. Taso oynamaya benziyor mantığı, orada tasoyu çeviren kazanıyor,
trash packte fırlatıyorsun vurdukça kazanıyorsun. Ben çok seviyorum o oyunu,
her dersten sonra öğretmen masasında en az beş dakika oynuyoruz, öğretmen
torpilinden ötürü belki, hep vuruyorum, hep kazanıyorum, en çok ben
kazanıyorum, oley.. Sonra onlar derslerde soruları doğru yanıtladıkça ödül
olarak veriyorum geri. Benim de yaşama yaklaşımım bu Bay Gustav, önce kazanmak,
çok kazanmak, sonra sadece dilediklerime eşitçe pay etmek. Çocuklarım diyordum,
hepsi ile tanış isterim Bay Gustav, birinden İslamiyeti falan öğrenme isteğin
varsa sana öğrencilerim anlatsınlar.Din adamlarını boşver bence, siyasetçileri
de öyle. Sana çocukça sevmeyi anlatsınlar Tanrı'yı. Korkusuz, güvenerek
sevmenin önemini, ona ulaşmak için de bir yol olarak seçtikleri ibadetlerini.
Daha yakın hissedeceksin, sıcacık olacak için,dini onlardan dinleyince. Korku
yok, eşitlik ve sadakat var, sevgi var onların inandığı İslamiyet'te. Bir kit
katı kendine bir parça dahi almadan beşe bölerek arkadaşlarına pay etmek var.
Gedik dişleri ile kocaman gülümseme sonrasında. Bu arada her düşen dişlerine
bir isim koyduğumuz doğrudur. Bay Gustav. Çocuklarımı tanıyınca sende de çok
şey değişecek. İstersen arayabilirim, hemen Shatti beachteki hurma ağaçlarının
gölgeliğinde toplanırlar, üç- beş hasır serip yere, üzerine bağdaş kurarak
otururlar. Öyle kocaman gülen bir bağdaş ömründe görmemişsindir, bir ince
esinti de başlar meltemden de meltem..Benim çocuklar insan ömrüne dem, ruhuna
dem. Erkekler omuz omuza yan yana oturur ve erkeklerin bittiği yerde örgülü,
tavşan taçlı, mickeyli kafalar göreceksin, kara saçlı kızlar. Kızlarım. Hepsi
aynı halkanın içinde, denize nazır, dünyanın en şahşahalı yapısı bence.
Sonsuzluk temsili bir halka. Bay Gustav, itiraf etmeliyim bu kitle karşısında
anneliğe yaklaşmamak mümkün değil. Sahiplenmek onları, yanlarında bulunabilmek
hep, en büyük hobim. Evi öğrettim, canı sıkılan gelsin, okuldan sonra diye.
Keşke her biri benim parçam olsaydı. Daha da kopmaz bir bağ olabilseydi
aramızda. Gülümsemelerinin ışığı sana yansıdığında, sen de ayrılmak
istemeyeceksin onlardan, gözlerinin en içine bakmak isteyeceksin. Ne diyordum,
sahildeki halka çocuklarım, zengin bir sofra da kurarlar biz daha oraya
ulaşmadan. Geleneksel kahva ve halwa olur sofrada.Ben pek sevmem ama sen bir
tadına bak, ikramlarını geri çevirme sakın. Her hareketleri, kahvaya, halvaya,
dokunuşları öyle naifçedir ki, yemeye kıyamaz gibi bir kutsal yemeği. İçmeye
doyamaz gibi bir kutsal içeceği. Sevmediklerinden değil, geleneksele değer
verdiklerinden, özlerine ait olanı yücelttiklerinden. Oysa cips için aynı
muameleyi yapmazlar, saldıradabilirler, nihayetinde çocuk onlar. Lakin yetişkin
gibi davranmaya çok alışkınlar. Sonra haris ikram edecekler sana, Türkiye'deki
keşkeğe benzer, beyaz buğdayın haşlanıp ezilmesi ile yapılmış doyurucu bir
yiyecek. Belki biraz da mendi tatmak istersin, etli-pilav. Bilmiyorum pirinçle
aran nasıl, fakat bu bölge insanın en favori yiyeceği pirinç ve türevleri.
Böyle böyle,sohbetli,lezzetli bir sofra olur. Arada dinlediklerini
değerlendirmek istersen, yalnız kalmak istersen, biraz adımlarsın sahilde,
yüzedebilirsin. Biz bekleriz seni Bay Gustav. Aynen aynen, sen yüz, biz de o
sırada bir mıhribi çayı yapalım naneli. Sonrasında da biraz plaj voleybolu
belki. Plaj futbolu da olur, daha da iyi olur. Gün batımına doğru bir gemi
yanaşacak Matrah limanına, vaktini ona göre ayarla, seni alacak Bay Gustav.
Öncesinde Matrah çarşısını gezeceğiz, annene, sevgiline ve kız kardeşine, inci
alacağız. Siyah inci. Bay Gustav. İyi ki geldin. Yine gel e mi? Nizwa
Kalesinden bakarız boşluğa. Çöl safarisi yaparız, kör balıkları severiz. Işığı
olmadığı için kör olmayı tercih etmiş balıkları çok severiz. Gözleri çıksın.
Çıkartana kadar severiz. Körler madem göz niye🌺 Görüşürüz Gustav.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder