16 Mart 2017 Perşembe

*güleyazmak






" Am I a caterpillar, the students gave me this rose and they told me to eat it" diye giriyor öğretmenler odasının kapısından içeri Ms. Enas. Sabah sabah yüzünde mutlulukla karışık bir sitem ifadesi. "Biz güllerden reçel yapıp yeriz Türkiye'de, güller yenilebilir ki " diyorum kafamı çevirip. " Öğrencilerin doğru söylemiş." Bir diğer arkadaş soruyor "Özel bir adı var mı o yediğiniz güllerin?" "Isparta gülü, Rosa Damascena." Googlelıyoruz, görsellere bakıyoruz, sonra reçeli anlatıyorum,bu gülün kokusunun güzelliğini, yeryüzünde hiçbir çiçeğin böyle kokamayacağını.. Gozlerimin onunde annemin "anne elleri"ne dokunan pespembe gul yapraklari..Gul receli olacaklar bir saat sonra ve ben surmeyecegim yine agzima. Bazi seyler sadece orada oylece guzel, var olmalari kafi, seninle ilintili olmalari gerekmiyor.. Sonra, eski zamanlarda, yörük babaannemin yayladan Antalya'ya göç günlerinde, Isparta'dan geçerken gülün yapraklarını, tulum peyniri,bal ve ceviz ile karıştırıp ekmeğine katık ettiğini duymuştum.Bunu söylüyorum.Bence çok lezzetlidir diye de ekliyorum. Sanki recel saticisiyim, birazdan masanin altindan kavanozlari cikaracagim:)


Susuyorum.Lakin daha da gorsellestiriyorum zihnimde.Sahi hayal dunyamin yuceligi sasirtici.Genç, güzel yanakları al al bir yörük kızı. Bir gül bahçesinin ortasında. Babama gebe.Babam doğmamış henüz, babanem gül yaprakları ile pembe pembe besliyor ilk çocuğunu. Babam doğunca gül bir bebek olarak doğacak. Anneme emanet edildiginde,babama guzel receller yapacak annem.Çok güzeller. Hep guzeller. Hayallerim guzel, gecen zaman guzel. Gelecek olan daha da guzel.


Bu kadarla bitmiyor zamanda yolculuk. Pek sevmediğim gül reçelinin ne kadar güzel göründüğünü düşünüyorum bir de. Yeşil zeytin ve siyah zeytinin arasında, nazlı nazlı süzülüyor bir kahvaltı sofrasında.Beyaz porselen tabakta hanımefendi.Zarif. Isparta gülüne özlemim ve saygım artıyor. Sen çiçek olarak gel yeryüzüne lakin tat ol damağa, koku ol şehre, dünyanın en iyisi olduğunu bilmeden aç dur elma bahçeleri arasında..Aşk ol bazen, kimi zaman baba, kimi zaman oğul, çoğunlukla kardeş ol. Öyle kırılgan, öyle güzel bir şey işte. Anlatılmaz, anlatılamaz ki, bir an önce iyileşsin diye sevdiklerimiz, Isparta'da bir hastane bahçesinden kucak kucak yolup gitmek istediğimiz o gülün umutsu kokusu. Çocukluğumun her yanına bulaşmışsın meğer Isparta gülü sen. Bir Sting şarkısısın.Oldukça Fragile. Çok fazla. Dolu dolu. Mis.





*güleyazmak : tam gülecek gibi olmak.( yaklasma eylemi)